27 Eylül 2012 Perşembe

ADETLİYKEN SEKS

Adet dönemi kadınların kendilerini karışık hissettikleri bir dönemdir. Çünkü, pek çok hormonal ve psikolojik faktör devreye girer.

Bu dönemde cinsel ilişkide bulunmak risk taşısa da; zevke, inanca ve birlikteliğin durumuna göre değişen faktörler devreye girmektedir. Kimi erkek ve kadın bir araya geldiğinde, adetliyken de sevişmekten tahrik olmaktadırlar. Hatta, bazı kadınlar kendilerini daha ateşli hissedebilmektedirler.

KADINLARIN TİPLERİNE GÖRE ONLARLA GİRİLEBİLECEK POZİSYONLAR


Her kadın çiçektir düsturundan yola çıkarak, diyebiliriz ki önemli olan hangi çiçeğe nasıl yaklaştığın ve onu nasıl kokladığındır. Bir gülü tutarken veya onun fidesine bakım yaparken, bir akşamsefasına aynı şekilde yaklaşamazsın. Usulü vardır, tecrübesi, farkındalığı… Skor bölümüne takılmayıp, daha da derinlere nüfuz etmeyi öğrenmeli(sin).

‘‘EGEROTICA +18’’: EGE’DE GEÇEN EROTİK ÖYKÜLER


‘‘Egerotica Ege Erotikası +18’’ Oral Gönenç tarafından kaleme alınan, Ege’de geçen erotik içerikli öykülerden oluşan bir kitap… Kitabın çıkış amacı, dünyada Shakespeare’den Anais Nin’e kadar çeşitli yazarlarla kurulmuş bir erotik edebiyat olduğuna ve Türkiye’de bunun henüz tanımlanamadığına, uygulanamadığına dair bir duruş sergilemek…

Yazılan öykülerle birlikte; hepimizin gündelik hayatta yaşadığı cinsel maceralar, deneyimler ve birliktelikler edebiyat aracılığıyla anlatılıyor.

CHARLES BUKOWSKİ: ŞİDDET, ŞEHVET, ŞEFKAT ÜÇGENİ


Hayatı yokluk, zorluk ve acı içinde geçen Charles Bukowski son dönemde gerek aforizma düzeyindeki sözleri, gerek fotoğraflarıyla en çok paylaşılan isimlerden biri… Tabii, bu durum bir gerçeğe dikkat etmemiz gerektiğini gösteriyor. Onun gibi babasından -başta dayak olmak üzere- her tür şiddeti görmüş, çoğu dönem beş parasız bir yaşam geçirmiş, sokaklarda yatmış, alkolizmle pençeleşmiş biri olmadan salt kadınlarla ilişkisine bakarak kendini değerlendirmek çok da doğru olmasa gerek…

BURAM BURAM PORNO


Pornografi kelimesi Yunanca kökenlidir. ‘Porne’ (fahişe) ve ‘graphein’ (yazmak) kelimelerinin birleşiminden gelmektedir. Eskiden fahişelerle ilgili yazılar anlamında kullanılan bu ifadenin kapsamı zamanla genişlemiştir.

Pornografi, cinsel içerikli her türlü yazılı, görsel, iletişimsel materyale denilmektedir. Çıplaklık da insanlık tarihi kadar eskidir ve bu anlamda, pornografi, farklı kesimlerden birçok insanın dikkatini çekmektedir.

26 Eylül 2012 Çarşamba

CİNSEL ZEKANIN ÖNEMİ


Zekanın binbir türlüsünün keşfedilmeye başladığı şu çağda, cinsel zekanın da önemine değinmeliyiz. Bence, cinsellik zekayla paralel gelişiyor. Nitekim, fantezi dünyasını geniş tutan ve bunu uygulamaya geçirirken –mümkün olduğunca- kompleks içine girmeyen insanlar isteklerini daha rahat ifade edebiliyorlar.

Bunun için seks oyuncaklarından telefon konuşmalarına, (kişiye ait) amatör pornolardan iç çamaşırlarına değin geniş bir alanda beğenileri ortaya koymak büyük değer taşıyor. 

VE TANRI ‘‘BISCOLATA’’ ERKEKLERİNİ YARATTI


Bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız üç şeyin Carlos, Jean François ve Enrico olacağı ihtimali sizi heyecanlandırıyor mu? O zaman, siz ‘‘Biscolata’’ erkeklerinin fanatiğisiniz. Yazıyı gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

‘‘Biscolata’’ erkekleri Türkiye’de bir fenomen olarak tüm tabuları yıkmaya başladı. Eskiden, ‘‘Orkid’’ reklamlarında babasının yanında yanakları kızaran bir nesil olarak şimdi erkeklerin en seksi bölgelerinden biri olan ve kıvrım kıvrım kıvrılan sırt çizgisini ağzımızın suyu akarcasına izliyoruz.

VİBRATÖR KADINLARI


Vibratör kadınları da kimler diye sorduğunuzu duyar gibiyiz.  Merak etmeyin, konuya açıklık getireceğiz.

Vibratör kadınları evlerinde en az bir vibratör, dildo yahut bilumum erotik eşya-oyuncak bulunduran ve seksi mastürbasyonla, pornoyla da kotararak kendi bedenlerini özgürce, erkek tahakkümü olmaksızın kullanan kadınlara genel mahiyette tarafımızca verilen isimdir.

Değişen erkeklik ve kadınlık kodları dahilinde; artık dişilerin de libidosunu daha rahat keşfettiğini belirtebiliriz. Sekste edilgen durarak koyun rolü oynamak veya salt bir penis aracılığıyla yaşamını, bedenini, cinselliği tanımlamak artık kadınları yeterince tatmin etmiyor.

İZLANDA PENİS MÜZESİ


Başkentinin ismiyle insanın kafasını karıştıran (Reykjavík), volkanik arazileriyle ünlü ve balıkçılıktan büyük gelir elde eden İzlanda ilginç bir müzeye de ev sahipliği yapıyor. Ne müzesi mi? Penis… Evet, yanlış okumadınız. Penis Müzesi…

Sigurdur Hjartarson adlı bir İzlandalı tarafından kurulan müzede çeşitli hayvanlara ait farklı boylarda ve görünüşlerde penisler bulunuyor.

HENRY MILLER’IN ROMANLARINDAKİ CİNSEL UNSURLAR


26 Aralık 1891’de, Alman göçmeni Katolik bir ailenin çocuğu olarak New York’da dünyaya gelen Henry Miller büyük zorluklar içinde büyümüş, bulaşıkçılıktan barmenliğe değin pek çok işte çalışmıştır. New York Üniversitesi’nde bir süre okumuştur. 1917’de Beatrice Wickens’la evlenen Miller, ikinci evliliğini de 1924’te June Mansfield’la yapmıştır. Bu dönemde yazmayı sürdürse de, para kazanamıyor sürekli başka işlerde de çalışmak zorunda kalıyordu.

CESUR KADIN ANAIS NIN


Gençliğinden ölümüne değin günlükleriyle ve kitaplarıyla erotik edebiyat alanında bir çığır açmış olan Anais Nin, 1903 yılında Fransa’da doğmuştur. Küba’dan İspanya’ya, Danimarka’dan Fransa’ya değin farklı kültürel kökenlere sahip Nin; 1923 yılında ilk eşi Hugh Guiler’le evlenmiş, ardından aynı anda Rupert Pol ile evlenmiştir. İki adam da Anais Nin ölene kadar birbirinden haberdar olmamıştır.

Hugh Giler’ın ölmesiyle beraber, Rupert Pol Anais Nin’in günlüklerini yayımlatmıştır.

JARTİYERİN BÜYÜSÜ


Fransızca bir kelime olan jartiyer, çorapları tutmak amacıyla kullanılmaya başlanmış ve daha sonraki seneleri takiben külotlu çorap, tayt çorap gibi ürünlerin çıkmasıyla kullanım alanı cinselliğe kaymıştır.

Jartiyer genel olarak renkli jartiyer çoraplarıyla birlikte anlam kazanan bir malzemedir. Yuvarlak, iri kalçalarda hayli erotik bir görüntü sergileyen ve cinsel anlamda yatak odasını, sevişmeleri renklendiren ve önemli bir uyarıcı olan jartiyer, kadınların da kendilerini daha ateşli hissetmelerine neden olmaktadır.

Öyle ki, özellikle tüketim düzeyinde siyahın ve dantelin ağırlıklı olarak kullanıldığı bu iç çamaşırı erkeği de baştan çıkartan yegane öğelerden biridir.

SEVİŞMENİN YOLUNU GÖSTEREN ŞAİR


Ovidius (İ.Ö 43- İ.S 17) döneminin cüretkar şairlerinden biri olarak adlandırılmaktadır. Zira, yazdığı eserlerin müstehcen bulunması sonucu yurdundan sürgün edilmiştir.

Bu Latin şair, zamanında -Türkçe’ye de İsmet Zeki Eyüboğlu tarafından çevirilen- ‘‘Sevişme Yolu’’ adlı bir kitap yazarak cinsellik hakkında fikirlerini belirtmiş, kadın ve erkek arasındaki romansın ve baştan çıkarma oyunlarının nasıl olabileceğinden dizeler aracılığıyla bahsetmiştir.

Gerçekçi ve rahat ifadeler kullanan yazar, birçok yazarı da etkilemiştir. ‘‘Dönüşümler’’ eserinde de insanların ötesinde, tanrılara-tanrıçalara yönelmiş ve onları da erotik bir sevişme içinde anlatmıştır. Bu yüzden, sürgün edilerek yıllarca yaşadığı yerden karısına yazdığı aşk mektupları da tarihe geçecek cinsten yoğun duygular içermektedir.

ÜLKELERE VE BÖLGELERE GÖRE SEVİŞME ŞEKİLLERİ


İzlediğiniz pornolara baktığınızda; Latin, Asya, Rus vd. gibi kategoriler görürsünüz. Aslında; bu kategoriler sadece birer başlık değil, pornografi vasıtasıyla kültürün yansımasının parçalarıdır. Gelin, bu başlıklar altında neler olduğunu ve ülkeden ülkeye kadın, cinsellik ve sevişme modellerinin nasıl değiştiğini hep birlikte okuyalım:

Latin:

Latin başlığı altındaki pornolarda temel görüntü esmer ten, kocaman ve yuvarlak kalçalar, kimi zaman dolgun kimi zaman küçük ama uçları keskin memelerden, parlatıcı sürülen büyük dudaklardan oluşmaktadır.

PENİS MASAJI VE EGZERSİZLERİ


Latince’de kuyruk anlamına gelen penis erkeklerin vazgeçilmez organlarından biridir. Genelde, birçoğu idrar, üreme için kullanılan penisin bakımına pek dikkat etmezler. Oysa, penis narin bir organdır. Kan damarları bulundurduğu için ve özellikle başı çok hassas olduğu için mastürbasyon yararlı bir harekettir.

Mastürbasyonun dışında; penisi ve hayaları kremle ovmak, banyodayken iyice yıkamak ve vücudun bu bölgesini kıllardan temizlemek bakım açısından önemlidir. Elinizle gün içinde yapacağınız ufak ve dairesel hareketler penise kan gitmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, pamuklu iç çamaşırları kullanmanız tavsiye edilir.

VAJİNA MASAJI VE EGZERSİZLERİ


Vajinanız sizin ayrılmaz parçanız… Onunla barışık yaşamayı ve ona bakmayı öğrenmelisiniz. Evet, yanlış okumadınız. Vajinanızın da bakıma ihtiyacı var.

Mesanenin vajinaya açılan kısmı da olduğu için; hem boşaltım hem de üreme/cinsel beraberlik için aynı bölgeyi kullanıyoruz. Bu sebeple, vajina temizliğini yapmak önemli hususlardan biri… Banyoya girdiğinizde o bölgeyi hassas şekilde köpürtmeniz ve temizlemeniz sizin için avantajlı olacaktır. Ayrıca, pamuklu çamaşırlar kullanmanız da sizi alerjiye, kaşıntıya, tere ve kokuya karşı koruyacaktır.

SEKSAPELİTENİN ALLAH VERGİSİ: YOK BÖYLE BİR MARCUS


Bazı erkekler vardır, tabiri caizse on tane olsa on birinciyi de altına sererim dersiniz. İşte, Marcus Schenkenberg de onlardan biri… Tü tü tü… Allah özene bezene yaratmış. O saçların alından gözlere doğru ince ince esişi, çenedeki öpülesi gamzesi, bebeğe çalan yüzü ve sürekli ıslak hayal ettiğiniz baklava göğüsleri… Ah ah dedirten türden…

Soyadını söylemekte zorlanıyorsanız, siz ona kısaca, yatak odası sesiyle ve dudaklarınızı seksice yuvarlayarak ‘‘Marcus, Marco’’ diyebilirsiniz. ‘‘Ela, ela, ela’’… (‘‘Ela’’ burada bir göz rengi değil, Yunanca ‘‘gel’’ anlamına denk düşen bir kelimedir.)

Merak ediyorsanız, tam adı Marcus Lodewijk Schenkenberg van Mierop olan manken 4 Ağustos 1968 İsveç doğumlu… Aynı zamanda, Hollanda vatandaşı… Aslan burcu olan Marcus, köpek gezdiriciliği yaparken tesadüf eseri keşfedilmiş.

VİTALSEKSÜEL KADINLAR İŞ BAŞINDA


Cinselliğin en büyük handikaplarından biri, size sınırsız cenneti vaat etmemesidir. Yaşadığınız çoğu ilişkide tatmin olamama, hayal kırıklığı yaşama, orgazm taklidi yapma, enfeksiyon kapma, istemeksizin hamile kalma gibi facialarla karşılaşma durumunuz bulunmaktadır.

PAUL LAURENZİ’YLE ÇIPLAKLIĞIN SANATI


1964 doğumlu, Fransız ressam Paul Laurenzi özellikle kadın figürleri erotizm, aşk, çıplaklık, tutku ve hüzün gibi kavramlar çevresinde çalışan bir ressam…

Resimlerinde ilk göze çarpan durum, ana tanrıça hatlarıyla (ona dolgun göğüslerin, geniş kalçanın ve hafif ayva göbeğin birleşimi diyoruz)  bize yönelik donuk, ciddi, dalgın yahut hüzünlü bakışlar atan kadınlar… Öyle ki; bazılarının memeleri transparan elbiselerinden dışarı fırlamışken, kalçalarının yuvarlaklığı sandalyeden taşmışken, jartiyerleri eteklerinin altından görünürken hayli seksi oldukları kadar, hayli kadınsal bir duyarlılığı, anaçlığı, zarafeti ve özgüveni taşıyorlar.

Laurenzi figürlerini genellikle esmerlerden yana tercih ederken, kimi zaman kumral ve kızıl figürlere de rastlıyoruz. Bazen, bu figürler Klimt’ın resimlerindeki gibi yan yana da bulunabiliyor. Şüphesiz ki, vücut hatlarıyla ve erotik duruşlarıyla Klimt’ın kadınlarından daha baskınlar ve şehvetliler… Kimi resmilerde cinsel ilişkiye girerken de görebiliyoruz onları.

ERKEKLERDEKİ GÖĞÜS FETİŞİZMİ


Göğüs mü desek, meme mi desek bilemedik; lakin, her ne dersek diyelim, löpçük gibi önünüzde kartvizitiniz olan bu toplar erkeklerin fazlasıyla dikkatini çekiyor. En kötüsü hiç olmamasından iyidir anlayışıyla birlikte, ucunu bile gördüklerinde deli oluyorlar.

Gözleri fal taşı gibi açılan bu varlığın heyecanının, istemsiz-yarı suçlu kaçamak bakışlarının ve adeta saygı duruşunda titreyişinin kökleri nerelere dayanıyor acaba?

DOKTORALI PORNO YILDIZI: ANNIE SPRINKLE


1954, Amerika doğumlu olan Annie Sprinkle, porno sektörünün en ilginç isimlerinden biri… Neden mi? Kendisi bu sektörün eğitimlilerinden… Mürekkep yalamış. Şüphesiz; porno yıldızlarının arasında üniversite mezunları da var ama, Sprinkle onlara bir konuda fark atıyor. Çünkü, o doktora yapmış bir pornocu…

Güzel sanatlar fakültesini bitirdikten sonra kadın çalışmaları, sinema ve tiyatroyla da ilgilenen yıldızın doktora konusu da cinsellik üzerine… Merkezi San Francisco’da olan İleri İnsan Cinselliği Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra, bu konu üstüne yaptığı çalışmalarını sonraki işlerine de aktaran bir seksolog…

Hayat kadınlığından, striptizcilikten, masözlükten başlayan hikayesiyle ve yüzünden hiç düşürmediği sıcacık gülümsemesiyle, ‘‘Vivid’’ kızlarının aksine farklı bir portre çiziyor. Cinselliğin önemli bir ihtiyaç olduğunu ve orgazmın hayatımızda kilit rol oynadığını savunan oyuncu, 70’lerdeki porno performanslarıyla da hatırlanıyor.

COCO’NUN TUTULASI KALÇALARI VE KENDİNE GÜVENİ


Nicole Coco Austin 1979 doğumlu, 1, 57 boylarında, Amerikalı ve etine dolgun bir hatun… Sarışın mı sarışın… Felaket… Bakışları deliyor insanın içini. Üstelik de, evli… ‘‘Rap’’ müzik şarkıcısı Ice T ile…

Minyon bir kadın aslında. Gelin görün ki, minyonluğuna istinaden kocaman kalçaları ve kavun gibi göğüsleri var. Sanki, bir ana tanrıça… Selilütler mi? Olsun. Onda nazar boncuğu… Kalın bacaklar… İnsanın gözlerini doyurur cinsten…

Bir insana kilo bu kadar mı yakışır!.. Özgüven ve enerji bu kadar mı yüksek olur!.. Vay be demekten kendinizi alamıyorsunuz. Coco’nun duruşu, asaleti, baskınlığı, küstah ve şuh bakışları kadınların kendi özgüvenlerini de sorgulamalarına neden oluyor.

DÜNYANIN İLK SEKS OYUNCAĞI


Seks bir oyun ve bu oyunda size eşlik edecek oyuncakların olması da gayet doğal… Bu yüzden, dünyada giderek artan bir erotik ‘‘shop’’ furyası var. Olması da iyi… Çünkü; insanlar artık seksin rutinin de çıkıp, onun oyunsu tarafını da keşfedebilme imkanı elde ediyorlar.

Peki, bunca seks ürününün ve oyuncağının da bir atası olabileceği aklınıza gelir miydi?

EROTİK OYUNCAKLARIN İŞLEVİ


Seksin bir oyun olduğunu ve kendine dair kuralları bulunduğunu düşünürsek, bu oyun içinde çeşitli renkler kullanmamız da mümkün olacaktır. Bu renklerden biri de, erotik oyuncaklardır. Boy boy ve çeşit çeşit olan nesnelerin işlevi, ilişkiye heyecan katmaktır.

Kendini, karşıdakini, birlikteliği bir keşif şeklinde görmek ve fantezinin doruklarına tırmanmak için kullanılan araçlardır. Dolayısıyla; ne ayıp ne de yararsızdır. Sadece, kişilerin istekleri ve özgürlükleri doğrultusunda kullanılmalıdır.

HER KADINA BİR GEY


Günümüzde her kadına bir  gey  (İng. ‘‘gay’’) kampanyası moda oldu. Yani; bir kadının destekçisi, arkadaşı, tanıdığı en az bir gey olmalı… Olmazsa, düzene uyum sağlanamaz.

Peki geylerin tipolojik özellikleri nelerdir? Karşıdan gördüğünüzde ya da bir yerde rastladığınızda birinin gey olup olmadığını nasıl anlarsınız? Kırıtmasından, ayol ve canım ifadeleriyle konuşmasından filan diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.  Gelin şu adamların ipliklerini pazara çıkaralım:

EROTİZM VE PORNO FARKI


Erotizm ve pornografi genellikle iç içe geçmiş ve zaman zaman birbirlerine yerlerine kullanılan kelimeler… Oysa, aralarındaki nüansın farkında olanlar hayli az… Bu yüzden, sevişmeler yavan ve birliktelikler genel-geçer… Kişiler bedenlerini, kendilerini/arzularını bilmekten, tanımlamaktan uzak… Neden mi? İki kavram üstüne çok da düşünmedikleri yahut özellikle erotizmi pornoya kurban etme kolaycılığına düştükleri için… Peki, nedir erotizm? Nedir porno? Ne işe yararlar? Kardeş midirler? Nerede ayrı düşerler?

Tarihçe ve Etimolojik Köken:

Önce kelimelerin köklerine ve mahiyetlerine bakalım. ‘‘Erotizm’’,  Fransızca’dan gelmekte ve cinselliğe ilişkin olan anlamını taşımakta, Eros’la (aşk ve cinsel birliktelik tanrısı) kurulan
bağlantısından ötürü bu ismi almaktadır. Yani; erotizmin üstü kapalı, aşka dayanan, şiirsel, estetik bir tarafı vardır. Göstermek istediğini açıkça göstermez, işin içine oyunsuluk, baştan çıkarıcılık ve gizem katar. Birlikteliklere öykü yazar, kişilere has ayrıntılara odaklanır.

HINZIR STRİPTİZCİ DITA VON TEESE


Burleks* akımının en önemli temsilcilerinden Dita von Teese güzelliğiyle baş döndürdüğü kadar, danslarıyla da insanda hipnoz etkisi yaratan bir varlık… Sert yüz hatları, yay gibi siyah kaşları, genelde kıpkırmızı bir ruj sürdüğü dudakları, ince beli ve sol gözünün altına yaptığı beniyle adeta süzülen bir ceylan… Ama, narin olmasıyla birlikte fazlasıyla seksi ve iddialı bir ceylan…

Hayatı

1972 Amerika doğumlu Dita von Teese’in annesi manikürcülük yaparken, ilgisini balenin çektiğini görünce kızını o yöne yönlendirerek isabetli bir karar vermiş. Nitekim; genç kadın ince bedenini doğru bir noktada kullanarak, zarif hareketlerinin temelini de taaaaa o zamanlardan atmış. Üstüne, rahat durmamış ve Playboy dergilerindeki iç çamaşırlarına duyduğu ilgiden ve merağından ötürü bir korsecide çalışmaya başlamış.

25 Eylül 2012 Salı

REYHAN ŞAHİN'İN VAJİNA PARTİSİ

Reyhan Şahin ilginç bir isim… ‘‘Hip hop’’ müziğin aykırı seslerinden ve kadınlığın dışavurumu… 1980 Almanya Bremen doğumlu Şahin’in ailesi Sivas’tan işçi olarak göçmüşler. Kadın çalışmaları, dilbilim üstüne yüksek lisans, doktora düzeyinde ihtisas yapan ve ‘‘hip hop müziğin gençlik üzerindeki etkisini’’ de araştıran Şahin, kadın cinselliği üstüne kafa yormuş bir isim… Öyle ki, tüm erkek-egemen kodları tersten okuyor. Şarkıları müstehcen, kadının da kendi cinselliğini keşfetmesi ve özgür iradesiyle yaşaması gerektiğini savunanlardan… Hangimiz kendisine ‘‘Lady Bitch Ray’’ diyebilecek denli korkusuzca dikilebiliyor bir erkeğin karşına? Evet… Sürtüğüm…

BİR DÖNEMİN EROTİZM SEMBOLÜ EMMANUELLE


‘‘Emmanuelle’’ dünya çapında bilinen markalaşmış, erotik bir karakter… Özellikle, eski nesil onu daha iyi tanıyor. Çünkü, Emmanuelle’i canlandıran Hollandalı oyuncu Sylvia Kristel 1954 doğumlu… Bir dönemin seks, erotizm, arzu sembolü… Yürekleri kıpır kıpır ettiren, libidoyu yükselten, zihni tetikleyen erişilmez ve karizmatik kadın… 

Bu karakterin hikayesi Emmanuelle Arsan adlı Taylandlı yazarın kendi deneyimlerinden, anılarından yola çıkılarak yazılan bir romandan alıntı… 1932 doğumlu Arsan da; uzun saçlarıyla, siyah çekik gözleriyle, Uzakdoğu tarzına uygun vücut hatlarıyla ve verdiği cesur pozlarla bir dönemin en az Sylvia Kristel kadar güzel erotik yıldızı…