26 Eylül 2012 Çarşamba

CİNSEL ZEKANIN ÖNEMİ


Zekanın binbir türlüsünün keşfedilmeye başladığı şu çağda, cinsel zekanın da önemine değinmeliyiz. Bence, cinsellik zekayla paralel gelişiyor. Nitekim, fantezi dünyasını geniş tutan ve bunu uygulamaya geçirirken –mümkün olduğunca- kompleks içine girmeyen insanlar isteklerini daha rahat ifade edebiliyorlar.

Bunun için seks oyuncaklarından telefon konuşmalarına, (kişiye ait) amatör pornolardan iç çamaşırlarına değin geniş bir alanda beğenileri ortaya koymak büyük değer taşıyor. 

Çünkü; kırmızının ifade ettiği bir şeyle beyazın ifade ettiği bir şey, söz konusu seks olunca farklı anlamlar kazanabiliyor. Seks zengin, bedeni ve zihni hafifletici bir alan… Seçme şansı sağlıyor. Oyunsu yanı var. Bu yüzden, porno film izledikçe doymuyoruz biz. Çünkü; ne kadar tekdüze olduğunu düşünsek de, onun da sanatsal bir tarafı var. Görebilen gözler için… Mekan, çamaşırlar, oyuncaklar, bakışlar, saçlar, makyaj, müzikler, ritim… Her biri zihnimizin yaratıcı yönünü tetikliyor. Dolayısıyla, yaratıcı enerjiyle libidinal enerji aynı çark üstünden çalışıyor. Çok iş yapınca sevişmek istiyoruz mesela ya da ders çalışınca. 

Cinsellikte etkili alanlardan biri de sözcük oyunları… Sevişmek istediğinizi bir açıkça ifade etmeniz var, bir de flörtöz şekilde dolandırarak. Bir keskin sözcükler kullanmanız mümkün, bir de argo sözcükler… Örneğin; sevdiğiniz ya da birlikte olmak istediğiniz adama onu ne kadar arzu ettiğinizi belirtebileceğiniz sözcüklerin listesini yapın. Bu konuda, doğanın nimetlerinden yararlanın. Hayvan isimleri size yardımcı olacaktır. ‘‘Aygır’’, ‘‘köpek’’, ‘‘jaguar’’, ‘‘aslan’’… Aklınıza hangi vahşi sözcükler geliyorsa çekinmeden söyleyin ona. Hatta, penisine bir isim takın. Taktığınız isimle hitap edin yatakta. Delireceğini göreceksiniz. 

Erkekler de o arada boş durmasınlar. Yatakta kadınlarına methiyeler düzsünler. Saçlarını avuçlayıp, kendilerine doğru hızla çeksinler ve onları ateşli öpücüklerle baştan çıkarsınlar. Neden birçok kadının ‘‘Rüzgar Gibi Geçti’’ filminin o eşsiz görüntüsünü sevdiğini sanıyorsunuz!.. Biraz kuğu gibi boyunları okşamayı öğrenin. Memelere dokunurken, onları koklamayı… Siz de biraz çiçek ismi ezberleyin, lütfen. ‘‘Orkide’’, ‘‘zambak’’, ‘‘gardenya’’, ‘‘hanım düğmesi’’… Kadınlar kendilerine isim takılmasından hoşlanırlar. Sonra, şehveti de severler. Birlikte çeşitli pozisyonlar denerken, aralarda kulağına eğilin. Onun ne kadar çekici, eşsiz ve alevli olduğunu hatırlatmayı unutmayın. Yaptık bittiye getirmeyin. Ön sevişmeleri atlamayın. Kurban olayım. 

Fark burada belli oluyor, zaten. Kimin iyi ve yaratıcı sevişebildiği, kimin hantal ve ortalama seviştiği… Yukarıda bahsettiğim üzere; ikinci kısımları yapabilenler –flörtöz ve argo konuşabilenler-, ifade güçleri değişkenlik gösterebilenler, yaşamla ve kendileriyle dalga geçebilenler daha rahat şekilde sevişiyorlar. Cinselliği bir oyun, keşif alanı olarak görüyorlar. Tadını çıkarıyorlar. Diğerleri ise kanıksanmış yaşamlarına devam ediyorlar. Biz ona halk dilinde seks demiyor, hayvan dilinde başka bir çiftleşme türü diyoruz. Meyve sevmiyorlarsa ya da egzotik yaşam biçimleri onlara göre değilse, bir şey de söylemiyoruz. Herkes ‘‘Superman’’ ya da ‘‘Sibel Kekilli’’ olamaz ya!.. 

Artık, gözünüzü açın. Bu alanda giderek gelişen bir sektör var. Cinsellik zengin, gerekli ve önemli bir olgu velhasıl… Ne çok bastırmaya geliyor ne de kontrolden çıkmaya… Dengeyi iyi ayarlamak gerekiyor. Kendi beden-ruh coğrafyamızı bilmemiz ve karşıdakini de tanımaya girişmemiz, kokular, terlemeler, saç dipleri, loşluk, mumlar, çiçekler, şarkılar ve renkler… Keşfedilmeyi beklenen nice beraberlikler… İster istemez, yeni sahnelerle yeni senaryolar yazmamızı gerektiriyor her sevişme. Bir parça okuma, araştırma… İzleme… Tanıma… Gidin, dersinizi çalışın. Ardından, pratiğin sizi memnun ettiğini göreceksiniz. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder